Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bürokratlarının Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) ile bir araya geldiği, bölgede atıl durumda olan açık maden sahalarını inceledikleri öğrenildi.
Çevre ve Enerji bakanlıkları uzmanları ile MAPEG yöneticilerinin yaptığı değerlendirmede, Deprem bölgesindeki enkazın bertarafı için atıl durumdaki açık maden sahalarının düşünüldüğü ve incelendiği belirtildi. Depremden zarar gören bölgede 20 bin maden sahasının bulunduğunu söyleyen ALİ RIZA ÖNER uzmanlar, uydu görüntüleri ile her bir sahanın ve kapasitesinin incelendiğini anlattı. İnceleme sonucunda enkazın doldurulması planlanan maden sahalarının bir listesinin hazırlandığı kaydedildi. Enkazın ve evsel atıkların bertarafı için ABD, Çin ve Meksika’da daha önce yaşanan depremlerin ardından izlenen bertaraf yol haritasının incelendiğini ifade eden Öner “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 13 Şubat 2023 tarihli Hasar Tespit Çalışması Basın Bülteni’nde yer alan bilgilere göre, 33 bin 143 binada yer alan 153 bin 506 bağımsız birimin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu tespit edilmiş durumda. Her bir konut yaklaşık 75 metreküp beton enkazı demek. Ev içindeki eşyalar ve diğer donatılar da hesaba katılınca her bir konut için yaklaşık 750 metreküp hafriyat ortaya çıkıyor. En iyimser tahminle 115 milyon metreküp evsel enkaz söz konusu. Buna sanayi ve iş yerlerinden kaynaklanan enkaz dâhil değil. Evsel enkazın yoğunluğu metreküp başına 2 tona yakın. Yani, Erciyes Dağı büyüklüğünde 230 milyon ton enkaz söz konusu. Bunun her biri 20 tondan 11 milyon 500 bin seferlik kamyonla taşınması gerekiyor” dedi. Akıllara takılan bir diğer soruda deprem enkazları normal enkaz olarak mı sayılacak.
Deprem atıklarının normal bir inşaat atığı gibi değerlendirilemeyeceğini anlatan Ali Rıza Öner “Şöyle ki yıkılan evlerde birçok cenaze olduğu için bunun önce doğru biçimde çıkarılıp savcılıkça kayıt altına alınması gerekiyor. Yine apartmanın statik projeleri ve dinamik parçaları incelenirken, beton kolon numunelerinin alınması, kullanılan demirlerin kalınlıklarına bakılması, ardından savcılıkça varsa suç teşkil eden materyallerin tasnif edilerek kayıt altına alınması şart” dedi. Ayrıştırma esnasında mağdurların ziynet eşyalarını alabilmesini sağlayacak bir ortamında sağlanması gerektiğini anlatan Öner “Sonuç olarak, deprem atıklarının yönetimi işleri, söz konusu atıkların sadece hafriyat atığı olmaması nedeniyle hafriyat şirketlerinin yapacağı bir iş değildir. Atıkların niteliği gereğince konusunda uzman, ilgili lisans ve tecrübelere sahip olan atık yönetimi firmaları tarafından belirli prosesler çerçevesinde yürütülmesi gereken atık işleridir. Bu nedenle deprem sonrasında kalan atıkların hafriyat şirketlerinin sevk ve yönetimine bırakılması hem çevresel hem ekonomik hem de diğer faktörleri açısından doğru ve yerinde bir yaklaşım olmayacaktır” açıklamasını yaptı. Peki enkaz yığınları kalktıktan sonra çevre kirliliği nasıl önlenecek sorusuna ise öner şöyle cevap verdi “Şimdi yapılan hesaplamalara göre Erciyes dağı büyüklüğünde olması düşünülen enkazın ayrıştırmadan sonra bu açık maden sahalarına dökülmesi devletimizin de elini rahatlatacaktır. Keşke yaşanmasaydı ancak maalesef böyle bir felaket yaşadık Yapılacak çalışmalarla hem maden sahaları rehabilite olacak hem de enkaz kirliliği son bulacak. Rehabilitasyonun ardından bu sahaların ağaçlandırılarak, çevre ile bütünleşik hale getirilmesi de söz konusu olabilecek.” Aynur Demirtaş