1974 yılında Erzincan’ın Refahiye ilçesine bağlı Üçören köyünde dünyaya gelen Serkan Bayram, henüz 1 yaşını doldurmuşken tarlada çıkan yangın sonucu vücudunun büyük bir bölümü yandı ve ellerini kaybetti. Büyük bir yaşam mücadelesi veren Bayram, o günleri şöyle anlatmaktadır: “40 gün yoğun bakımda kaldım, öldü ölecek gözüyle bakılırken 41. gün yaşama geri döndüm. Kader-i ilahi, 41. yaşımda Erzincan Milletvekili oluyorum, küllerimden doğuyorum.”
Serkan Bayram, 1996 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni, fiziksel engeline rağmen üstün bir başarıyla tamamlar. 1997 yılında hâkim veya savcı olabilmek için girdiği sınavda 84 puan almasına karşın, Hakim Savcılar Kanunu’nun 8. maddesi gereğince elenir. Söz konusu madde, “Alışılmışın dışında, çevrenin yadırgayacağı bir vücut bozukluğunun bulunmaması” şartını öngörür. Ancak bu engel karşısında pes etmeyen Bayram, 2000 yılında Marmara Üniversitesi’nde kamu hukuku alanında “Türkiye’de Dernek Kurma Özgürlüğü” başlıklı teziyle yüksek lisansını tamamlar. Ardından Maltepe Üniversitesi’nde Ticaret Hukuku alanında doktora çalışmalarına başlar.
ENGELLER BEDENLERDE DEĞİL, ZİHİNLERDEDİR.
Serkan Bayram, Kasım 2015 genel seçimlerinde Erzincan milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girer. 26. Dönem TBMM’de Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu üyesi olarak görev yapar ve 2016 yılında Darbe Araştırma Komisyonu’nda yer alır. 2018 genel seçimlerinde İstanbul milletvekili olarak tekrar TBMM’ye girer. 28. Dönem’de Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Başkanvekili olarak görevine devam eder.
Engelli bireylerin hakları konusunda önemli çalışmalara imza atan Bayram, hâkim ve savcı olmak isteyen engelli vatandaşların önündeki yasal engelleri kaldırmak için mücadele eder. Bu çabalar sonucunda, 24 Şubat 1983 tarihli ve 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda yer alan, engelli bireyleri dışlayan “Alışılmışın dışında, çevrenin yadırgayacağı şekilde konuşma ve organlarının hareketini kontrol zorluğu çekmek gibi engeli bulunmamak” ifadeleri, 2021 yılında tüm siyasi partilerin uzlaşmasıyla kanun metninden çıkarılır.
HAYATI FİLM OLDU: BUĞDAY TANESİ
Doğan Ümit Karaca’nın yönetmenliğinde, Volkan Kapkın’ın kaleminden çıkan ve vazgeçmemişliğin öyküsünü ilham verici bir şekilde aktaran “Buğday Tanesi” filmi, 2 Aralık 2023’te izleyicilerle buluşur. Serkan Bayram, kendi yaşamını anlatan bu filmle ilgili olarak, “Ellerimle tutamadığımı, gönlümle tuttum ve hiçbir zaman bırakmadım. Buğday Tanesi bir tanesi, milyonların sesi, milyonların hikâyesi. Bu film, benim hayatımdan yola çıkarak, topluma bir rol model göstermeyi amaçlamaktadır” diyerek, filmin toplum üzerindeki etkisine dikkat çeker.
Filmde Serkan Bayram’ı canlandıran sanatçı Kutsi, hikâyenin kendisinde derin izler bıraktığını ifade eder. Özellikle “Yere düştüğünde değil, vazgeçtiğinde kaybedersin” sözünün yaşam mücadelesini özetlediğini belirten Kutsi, bu sözden aldığı ilhamı ve projede yer almanın kendisi için anlamını vurgular. Filmin engelli bireyler ve hayat mücadelesi konusunda farkındalık yarattığını belirten sanatçı, Serkan Bayram’ın yaşamını canlandırmanın kendisi için önemli bir sorumluluk ve gurur kaynağı olduğunu da ekler.
Her daim mücadeleci bir duruş sergileyen Serkan Bayram, şimdi Türkiye’de engelli bireylerin kaymakam, vali, büyükelçi ve bakan olabilmesini sağlamayı hedefler. Bu vizyonuyla sadece ülkesinde değil, dünyada da dikkat çeken Bayram, Avrupa Ekonomik Senatosu tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilir. Bayram, “İnşallah ödülü ülkemize kazandıracağız. Dünyada 1,5 milyar engelli var ve bu engellilerin temsili noktasında büyük önem arz ediyor. Buğday Tanesi Vakfımızı da kurduk. Şu anda 180 ülkede örgütlenmeye başlıyoruz” diyerek çalışmalarına olan inancını ve kararlılığını dile getirir.
Serkan Bayram, yaşamı boyunca hiçbir zaman pes etmeyen, her daim mücadele eden bir insan olarak toplumda örnek teşkil ediyor. Devletine faydalı olmayı ve engelli bireylerin de hâkim, savcı, vali, kaymakam gibi önemli görevlerde bulunmasını sağlamayı kendisine amaç edinmiştir. “Yere düştüğünde değil, vazgeçtiğinde kaybedersin” mottosuyla hayatına yön veren Bayram, zor zamanlarında bile bu inancından vazgeçmedi.
Bayram, 40 gün yoğun bakımda yaşam mücadelesi verirken bile azmini yitirmedi ve 41. günde hayata geri döndü. Tek parmağıyla sayısız zorlukla baş etti. Hâkim ve savcı olmak için girdiği sınavda yüksek bir not almasına rağmen, engeli nedeniyle elendiğinde dahi pes etmedi. “Ellerimle tutamadığımı, gönlümle tuttum ve hiçbir zaman bırakmadım” diyerek daha da güçlü bir şekilde mücadele etmeyi sürdürdü. Çünkü Bayram’ın yapısında pes etmek yoktu, o her koşulda azimle ve kararlılıkla yoluna devam etti.
Bizlere düşen ise onun bu örnek yaşamından ilham alarak, hangi meslekten olursak olalım, toplum için faydalı bireyler olmaya çabalamaktır. Bir hâkimsek adaletin timsali olmalı, bir öğretmensek yeni nesilleri güzel ahlak ve bilgiyle donatmalı, bir doktor isek insanların sağlığına kavuşması için var gücümüzle çalışmalıyız. En önemlisi, insan olmanın gereği olarak, toplumdaki her bireyin haklarına saygı göstermeli ve hiç kimseyi ötekileştirmemeliyiz. Sevgi, dayanışma ve empatiyle engelsiz bir yaşamı hep birlikte inşa edebiliriz.
Salih Eren KAYA