Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında ordunun temel besin kaynaklarından biri olan Maraş tarhanası, günümüzde de sağlıklı ve doyurucu yapısıyla her mevsim tüketilmeye devam ediyor. Kahramanmaraş’a özgü bu lezzet, hem tok tutma özelliği hem de organik yapısıyla yaz-kış sofraların vazgeçilmezi olarak öne çıkıyor.
Maraş tarhanasının yapımı, yöreye has bir süreçten geçiyor. Kabuğu soyulmuş döğme, pilav şeklinde pişirildikten sonra soğutuluyor ve yoğurtla karıştırılıp kurutuluyor. Uzun süre dayanıklı olması, tarhanayı ihtiyaç anında kolay tüketilebilir hale getiriyor. Özel sergilerde kurutulan tarhananın henüz tam kurumamış haline “firik” denirken, tam kurumuş hali ise kış aylarında çorba yapımında kullanılıyor. Yazın ise tarhana, çerez olarak tüketiliyor.
Tarihi kaynaklara göre Yavuz Sultan Selim’in Ridaniye Seferi sırasında, ordusunun Sina Çölü’nü geçerken yanlarında Maraş tarhanası da bulunuyordu. Bu dayanıklı besin, ordunun zorlu koşullarda güç kazanmasına katkı sağladı.
Maraşlılar, tarhanayı günün her saati tüketmeyi alışkanlık haline getirmiştir. Tarhana hem besleyici hem de uzun yıllar saklanabilen bir yiyecek. Özellikle yurtdışına çıkan Maraşlı ticaret erbapları, yabancı mutfaklara uyum sağlayamadıklarında yanlarında mutlaka tarhana bulundurur.
Maraş tarhanasının olmazsa olmazları; döğme, yoğurt ve kekiktir. Döğme, odun ateşinde kaynatılan suya atılır, ardından soğumaya bırakılır. Bir süre dinlendirildikten sonra yoğurtla karıştırılır ve makineden geçirilir. Sonrasında sergilerde kurutularak tüketilmeye hazır hale getirilir. Kuruma aşamasında, bir kısmı “firik” olarak, bir kısmı ise kışlık tarhana olarak hazırlanır.
Maraş tarhanası, hem kültürel bir değer hem de sağlıklı bir besin olarak Kahramanmaraş mutfağında ve sofralarında önemli bir yer tutmaya devam ediyor.
Fatma TECİRLİ