Kıbrıs Barış Harekatı, Türkiye’nin Kıbrıs Türk toplumunu korumak amacıyla gerçekleştirdiği önemli bir askeri müdahale olarak tarihe geçti. Türkiye, 1960 Zürih ve Londra Antlaşmaları gereği garantörlük hakkını kullanarak bu müdahaleyi uluslararası hukuka dayanarak gerçekleştirdi. Harekat, Kıbrıs’taki kaos ve çatışma ortamını sona erdirmiş, Rum terör örgütlerinin Türk toplumuna karşı gerçekleştirdiği etnik temizlik ve insan hakları ihlallerini durdurmuş ve Türk halkını katliamdan kurtarmıştır. 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) ilan edilmesiyle sonuçlanan harekat, Kıbrıs sorununa iki toplumlu, iki bölgeli federal çözüm modelinin temellerini atmıştır.
Osmanlı Devleti’nin 1878’de Kıbrıs’ı İngiltere’ye kiralamasının ardından, ada 5 Kasım 1914’te İngiltere tarafından tamamen ilhak edilmiş ve 1923 Lozan Anlaşması ile İngiltere’ye bırakılmıştı. Kıbrıslı Rumlar, 1821’den beri süregelen “Enosis” hayallerini gerçekleştirmek için EOKA terör örgütünü kurarak, 1955-1958 yılları arasında kanlı eylemler yapmış ve birçok Türk köyünü zorla boşaltmıştı. 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuş, ancak 1963’te Rumların tek taraflı kararıyla Türk toplumuna yönelik silahlı saldırılar yeniden başlamıştı.
ANADOLU AJANSI’NIN ROLÜ VE ECEVİT’İN AÇIKLAMALARI
Kıbrıs Barış Harekatı’nın başladığını dünyaya ilk duyuran kurum, Anadolu Ajansı (AA) oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 20 Temmuz 1974 günü saat 06.00’da başlattığı harekat, AA tarafından saat 06.10’da abonelerine “Başbakan açıkladı: Kıbrıs’tayız” flaşıyla iletildi. AA, hemen ardından “Türk Ordusu Barış için Kıbrıs’ta” başlığıyla Başbakan Bülent Ecevit’in açıklamalarını servis etti. Ecevit, Türkiye’nin bu müdahaleyi, Yunanistan’ın Kıbrıs’ın düzenini bozmasına karşı gerçekleştirdiğini ve harekatın Türkler kadar Rumlar için de barış getireceğini belirtti.
AA, harekat sürecini anbean takip ederek ayrıntılarıyla haberleştirerek, dünyaya duyurulmasında önemli bir rol oynadı. Başbakan Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, yaptıkları açıklamalarda harekatın barış ve insanlık adına yapıldığını vurguladılar.
50. YIL DÖNÜMÜ TEZKERESİ VE KKTC’NİN TEŞEKKÜR MESAJI
TBMM Genel Kurulu, 18 Temmuz 2024’te “Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. Yıl Dönümü” başlıklı tezkereyi kabul etti. Tezkerede, 20 Temmuz’un Kıbrıs Türk halkının kurtuluş günü ve Ada’daki egemenlik haklarının korunmasının sembolü olduğu ifade edildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Başbakan Ünal Üstel, Türkiye’ye teşekkür mesajı yayımlayarak, bu özel günün Kıbrıs Türk halkının bağımsızlığının bir simgesi olarak anılmaya devam edeceğini belirttiler.
Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından, adada önemli siyasi, sosyal ve ekonomik değişiklikler yaşandı. 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ilan edildi ancak sadece Türkiye tarafından tanındı. Birleşmiş Milletler Barış Gücü, adada tampon bölge oluşturarak çatışmaları önlemeye çalıştı. Çözüm arayışları çeşitli müzakere süreçlerine rağmen sonuçsuz kaldı.
Nüfus hareketleriyle adanın demografik yapısı değişti. Türkiye’nin desteğiyle KKTC’de tarım, turizm ve eğitim gibi sektörlerde gelişmeler kaydedildi, ancak uluslararası ambargolar ekonomik büyümeyi sınırladı. Kıbrıs Türk halkı güvende hissetse de, iki toplum arasında kalıcı bir barış sağlanamadı.
Günümüzde müzakereler devam etmekte, ancak kalıcı bir çözüm sağlanamamaktadır. KKTC uluslararası alanda tanınmasa da Türkiye ile güçlü ilişkilerini sürdürmektedir. Adadaki barış ve güvenlik ortamı korunurken, Kıbrıslı Türkler ekonomik ve sosyal gelişimlerini sürdürüyor, ancak ambargolar ve tanınmama durumu tam potansiyelin gerçekleştirilmesini zorlaştırmaktadır.
Binnur Öztürk