Dünya genelinde her üç çocuktan biri, sosyal medyada zorbalığa maruz kalıyor. Uzmanlar, dijital dünyanın sunduğu imkanların yanı sıra çocukların sağlıklı gelişimlerini tehdit eden risklere de dikkat çekiyor. Türkiye’de, çocukların sosyal medya kullanımına sınırlama getirilmesi konusu tartışılırken, öne çıkan temel unsur, onların güvenliği oluyor. Araştırmalar, çocukların yüzde 20 ila 30’unun sosyal medyada zorbalıkla karşılaştığını gösteriyor. Bu oran, dijital dünyanın çocuklar için ne kadar büyük bir tehdit oluşturduğunu gözler önüne seriyor. Zorbalığa uğrayan bir çocuk için sosyal medya sınırları güvenlik anlamına gelirken, başka bir çocuk için bu sınırlamalar ifade özgürlüğüne müdahale olarak algılanabiliyor. Sosyal medya, çocuklar için bir eğlence ve öğrenme platformu olmanın ötesinde, kendilerini ifade edebilecekleri bir alan da sunuyor. Ancak bu alan, filtrelenmiş yaşamlar ve gerçek dışı görsellerle çocukların bilişsel ve psikolojik gelişimlerini olumsuz etkileyebiliyor. Uzmanlar, kontrolsüz kullanımın çocukların zihinsel ve duygusal sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini vurguluyor.
SINIRLAMALAR VE AİLELERİN ROLÜ
Uzmanlara göre, sosyal medya sınırlamaları çocukların güvenliği için kritik bir öneme sahip. Ancak bu sınırlamalar, çocukların iletişim haklarını ve ifade özgürlüklerini tamamen ortadan kaldırmak anlamına gelmemeli. Çocukların sosyal medya ile ilişkileri, onların gelişim dönemlerine uygun olarak düzenlenmeli. Ebeveynlerin, çocuklarının sosyal medyada geçirdikleri zamanı kontrol etmekte zorlandıklarını belirten uzmanlar, sınırların ebeveyn kontrolünde uygulanması gerektiğini söylüyor. Ailelerin çocuklarıyla güçlü ilişkiler kurmaları ve sosyal medya kullanımına yönelik net kurallar koymaları, bu süreçte önemli bir adım olarak görülüyor.
Bir çocuğun güvenliğini sağlarken başka bir çocuğun ifade özgürlüğünü kısıtlamamak için çocukların taleplerine kulak vermek gerektiğini belirten uzmanlar, düzenlemelerin ailelerin dijital dünyadaki rolünü güçlendirmesi gerektiğini ifade ediyor. Aileler, çocuklarının ihtiyaçlarına ve gelişimlerine göre uygun sınırlamalar koyarak onları destekleyebilir. Sosyal medya sınırlarının çocuklara korkutarak ya da yasaklarla değil, güvenliklerini sağlamak amacıyla konulduğunun anlatılması gerektiğini belirten uzmanlar, şu önerilerde bulunuyor:
● Ebeveynler, sosyal medya kullanımlarını azaltarak çocuklara rol model olabilir.
● Çocuklar, sosyal medyada geçirdikleri zamanı daha üretken alanlara yönlendirilerek değerlendirebilir.
● Öğretmenler, okullarda sosyal medyanın zararlarına yönelik farkındalık eğitimleri verebilir.
● Aileler ve öğretmenler, çocukları iş birliği içinde takip ederek onların güvenliğini sağlayabilir.
Sosyal medya, çocukların hayatında kaçınılmaz bir gerçek olarak yer alıyor. Ancak sağlıklı bir dijital deneyim için sınırlar ve rehberlik şart. Bu sürecin en önemli anahtarı, çocuk ile ebeveyn arasındaki etkili iletişim ve güven bağıdır.
Fatma TECİRLİ