Ayla filmi; Can Ulkay’ın yönetmenliğini yaptığı, Türkiye’de 2017 Kore’de ise 2018 yılında vizyona giren, başrollerini İsmail Hacıoğlu, Ali Atay ve Kim Seol’un paylaştığı, yapımcılığını Mustafa Uslu’nun üstendiğini, Imdb puanı 8,9 olan; 2016-2017 yapımı bir uzun metrajlı sinema filmidir.
Ayla, 1950 yılında meşhur Kore Savaşı yıllarında Türk askeri Süleyman ve Arkadaşı Ali’nin savaşın bitmesini beklerken Çin’in Kore’ye müdahale etmesiyle İskenderun’dan Kore’ye gitmesiyle yaşanan olayların hikayesini sunmaktadır. Süleyman’ın pusuya düşmesi ile tesadüfen karşısına çıkan 5 yaşındaki küçük ve öksüz kalmış kız çocuğunu savaş alanına bırakmayıp himayesine almasıyla beraber asıl hikâye başlıyor. Aslında drama doğru bir geçiş yapan film kurmak istediği macera dolu masalsı dünya, daha İskenderun sahnelerinden İtibaren kendisini gösteriyor. Film 1940’ların Türkiye’si görüntüleri ile o döneme ait kültürel vurguları atlamıyor. Süleyman’ın Ayla adını verdiği küçük kız çocuğuna aylarca bakmasıyla birliğin neşesi haline gelen Ayla ile Süleyman arasında kısa sürede gelişen baba-kız ilişkisi izleyenlerin gönüllerini fethederken, 15 ayın sonunda savaşın bitmesiyle birliğin Türkiye’ye geri dönme kararı almasıyla Süleyman’ın Ayla’yı Türkiye’ye götürmek istediğinde katı Kore yasalarının engeliyle karşılaşması ona zor zamanlar yaşatıyor. Gönülleri fetheden film, baba-kızın ayrılmasıyla gönülleri burkarak sessizliğe geri çekiliyor. Küçük kızı geride bırakmak zorunda olan Süleyman yetimhaneye verilecek olan Aylaya son vedalarında tekrar bir araya gelmeye söz veriyor. Bu olaylardan tam olarak 60 yıl geçtikten sonra Süleyman Bey, nerede olduğunu ve neler yaptığının bilgisi olmadığı kızı Ayla’yı yeniden görebilmek için harekete geçiyor ve sonunda baba ve kızın buluşmasıyla film sona eriyor. Filmin sonunda gerçek görüntüler yer verilmesi izleyenleri göz yaşlarına boğarken, filmdeki repliklerle aynı cümlelerin olması filmin hikayesini daha da güçlendiren bir özellik olarak izleyicilere sunuyor. Filmde koca yürekli bir askerin ne şartta olursa olsun sorumluluk duygusuyla başladığı işi layıkıyla yerine getirme bilincinde olan kahramanımız büyük bir insanlık dersi veriyor. Konuşarak iletişim kuramadıkları yabancı bir kız ile içten gelen duygular sayesinde güçlü bir bağ ortaya çıkarılması ve bu bağın izleyiciye geçirilmesi mest ederken filmin Oscar adayı olarak ülkemiz adına gurur kaynağı olması, biletlerin çabuk tükenmesi ve gişede büyük izlenme rakamlarıyla rekor kıran filmden birçok ders çıkartılabiliyor. Seyirciyi içine çeken film sürükleyici, güldürücü ve dramatik sahneleriyle sizi oturduğunuz koltukta duygu bombardımanına tutuyor.