Necip Fazıl Kısakürek, 26 Mayıs 1905’te İstanbul’da Maraşlı bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası o sırada hukuk öğrencisi olan ve daha sonraki yıllarda Bursa’da âzâ mülazımlığı, Gebze savcılığı ve Kadıköy hâkimliği görevlerinde bulunan hukukçu Abdülbaki Fazıl Bey, annesi Girit Ensarlarından bir ailenin kızı olan Mediha Hanım’dır. Ailenin tek çocuğu idi. Ailesi ona “Ahmet Necip” adını verdi. Necip adını, babasının büyükbabası Necip Efendi’den aldı. Çocukluğu dönemin ünlü hâkimlerinden olan büyükbabası Mehmet Hilmi Bey’in Çemberlitaş’taki konağında geçti. 15 yaşına kadar önemli hastalıklar geçirdi. 4-5 yaşlarında iken dedesinden okumayı öğrendi ve büyükannesi Zafer Hanım’ın da etkisi ile tutkulu bir okuyucu haline geldi. Edebiyat dünyasında önemli bir yere sahip olan Kısakürek, şiirlerinin yanı sıra oyunlar, denemeler ve romanlar da yazmıştır.
Eserlerinde genellikle milli ve manevi değerlere vurgu yapmıştır. Felsefi ve mistik konuları işlemesiyle de tanınır. Eserlerinde genellikle İslam kültürü, Türk milliyetçiliği ve tasavvuf etkileri görülür. Necip Fazıl Kısakürek, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir ve eserleri hala okuyucularıyla buluşmaya devam etmektedir. Edebiyat ve sanatla erken yaşlarda ilgilenen Necip Fazıl, Galatasaray Lisesi’nde öğrenim gördü. Lise yıllarında şiir ve edebiyatla yakından ilgilenen Kısakürek, bu dönemde ilk şiirlerini yazmaya başladı. Özellikle Yahya Kemal Beyatlı’nın etkisi altında kalarak şiir ve edebiyat alanında yeteneklerini geliştirdi. 1930’lu yıllarda Necip Fazıl, Türk edebiyatının modernist akımlarına karşı çıkan “Garip” hareketinin öncülerinden biri oldu. Garip akımının karşısında duran Kısakürek, geleneksel Türk edebiyatının ve milli değerlerin savunucusu olarak bilinir.
Kısakürek’in edebi kariyeri, genellikle şiir ve oyun yazımıyla tanınır. Necip Fazıl, 24 yaşındayken yayımladığı ikinci şiir kitabı Kaldırımlar ile tanınmış ve Kaldırımlar Şairi lakabıyla anılmıştır. 1934 yılına kadar sadece şair olarak tanınmış ve o devirde Türk basınının merkezi olan Bab-ı Ali’nin önde gelen isimleri arasında yer almıştır. “Örümcek Ağı” (1936) ve “Büyük Doğu” (1939) gibi dönemin önemli dergilerinde yazılar yayımladı. Ayrıca, “Büyük Doğu” dergisini çıkardı ve bu dergide toplumsal ve felsefi konuları işledi. Necip Fazıl Kısakürek’in en ünlü eserlerinden biri olan “Kendi Gök Kubbemiz” (1943), milli ve manevi değerlere vurgu yapan bir şiir kitabıdır. Ayrıca, “Çile” (1950) ve “Tutuklular” (1954) gibi oyunlarıyla da tanınır. Kısakürek’in eserleri, Türk edebiyatında milli ve manevi değerlerin önemini vurgulayan birer başyapıt olarak kabul edilir. Necip Fazıl Kısakürek, sadece edebiyat alanında değil, aynı zamanda siyasi düşünceleriyle de tanındı. Onun düşünce dünyası, İslamcı fikirlerden etkilenmişti ve zaman zaman siyasi tartışmalara konu oldu.
Necip Fazıl Kısakürek, 25 Mayıs 1983’te İstanbul’da hayatını kaybetti. Ancak eserleri ve düşünceleri, Türk edebiyatı ve düşünce dünyasında derin izler bırakmaya devam etmektedir.
KALDIRIMLAR
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Fatma TECİRLİ
