SEN GİTTİKTEN SONRA
Sen gittikten sonra, artık açmıyor çiçekler
Güneş doğup gözlerim alırdı ya
Gölgemi bile görmüyorum artık
Geceleri el feneri almadan çıkardım ya sokaklara
Mehtabı öyle görmüyorum artık.
Sanki gölgelerim bile kaçıyor benden.
Bahçemdeki çiçekler, ya onlar?
Eğmişler başlarını,
Artık güneşe karşı koymuyorlar.
Ya bizim mahallenin köpeği.
Hiç ayrılmazdı kapımdan
Onu görmüyorum artık gelmiyor mahalleme
Sanki bir derdi var
Marur bakışları anlatıyor her şeyi.
Yağmur mesela eskisi gibi yağmıyor.
Sanki bir hüzün silsilesi gibi
Büsbütün çöküyor üzerime
Havalar bile yüzünü göstermiyor.
Onlar bile bana sırt çevirmiş.
Tarlama umut ekmiyorum artık
Onları sulamaya yetecek
Suyum, umudum, sevgim yok…
Tükenmişliklerin en zirvesindeyim.
Kısacası sen gittin gideli ben ben değilim.
Gözlerim hep bir yağmur gölü.
Dudaklarım bir çift sözüne muhtaç
Gözlerim uzaklardan hasretine bakar
Kuşlar bile uzaklara uçmuyorlar.
Senden haber getirmiyorlar.
Kokunu kanatlarının arasına sindirmiyorlar.
Sanırım onlarında bir kanadı yaralı bırakılmış.
Biliyor musun ey yar!
Ucunda durduğum yâr’ın bu kadar
Tehlikeli olduğunu bilmezdim.
Beni oradan düşerken tutmayacağını
Bilmezdim…
Sana tuttuğum o beyaz defterin
Bu kadar çabuk kirleneceğini bilemezdim.
Sen, gittikten sonra benim benden
Gideceğimi bilemezdim.
Tuğçe ÜNVEREN
SENİ DÜŞÜNÜRKEN
Seni düşünürken; ürkek bir Ceylan’ın
Dereye su içmek için inişi gelir aklıma.
Her an bir korku içerisindedir kalbi
Bir o kadar da narin ve alımı
Seni düşünürken; oltaya takılmış bir balık,
Gelir aklıma.
Bir yanı yaralıdır, kanar.
Diğer yanı kurtulmak için çırpınır.
Seni düşünürken; bir kelebek gelir aklıma.
Ömrü bir gündür.
Ve o bir gün çok mutludur…
Öleceğini bile bile sonsuzluğa uçar.
Seni düşünürken; içimde bir güneş doğar.
Üşümüş kalbim, nasır tutmuş ellerim uyanır uykudan
Seni düşünürken; bahar gelir, çiçekler açar.
Arılar bal peşinde koşar.
Seni düşünürken; bir kuş cıvıltısı
Hengamesinin içinde buluveririm kendimi.
Seni düşünürken; en güzel baharı yaşar içim.
Seni düşünürken;
en güzel kalp çarpıntısına eşlik eder kalbim.
Tuğçe ÜNVEREN
04.17’YE TAKILI
Bazen çok özler insan…
O güzel insanları,
Güzel anıları,
Geçtiği o her sokağı,
Evini, odasını…
Sokağına ilk adım attığında
koşturan çocukları,
Pencereden dışarıyı izleyen teyzeyi,
Bankta oturan amcayı,
Günaydın, iyi akşamlar demeyi,
Selamlaşıp, gülümsemeyi…
Koca şehri, sokaklarını,
Kaldırımı, sokak lambasını,
Kendisi küçük ama yüreğindeki yeri büyük olan mahallesini…
Daha nicesini çok özler insan.
Eğer gitmek zorunda kalıyorsa
Geride kimsesi, hiçbir şeyi kalmamışsa
Acı çeker insan.
İçi yana yana gider bazen
Arkasına bile bakmadan.
Kaçar, kaçtığını zanneder acılardan.
Elinden gelen hiçbir şey yoktur.
Geride kalan ise,
Sadece akılda kalan anılar ve
birkaç fotoğraf…
Bilmiyor ki onunla gidiyor acılar,
Geriye döndüğünde her şey kaldığı yerden devam ediyor
Ama eskisi gibi değildi artık hiçbir şey.
Her şey yerle bir olmuştu.
Ailesi, çocukluğu, sevdikleri…
Hiçbiri yoktu artık hayatta,
Yapayalnız kalmıştı.
Gidene mi zordu geride kalana mı?
Geriye kalan hüzünler, acılar
Nasıl başa çıkarım soruları…
Bu apansız sorularla afallarsın
kendi içinde.
Her şey anlamsızlaşır.
Kimi zaman ağlarsın,
Kimi zaman düşersin,
Kimi zaman bitti zannedersin.
Ama yine de bitmez.
Bu senin sınavındır.
Onca şeye rağmen hayat devam eder.
Hayat kaldığı yerden devam eder eder de,
Artık senin için hayat durmuştur.
04.17’de takılı kalır
Tıpkı duvardaki bozuk saat gibi.
Kalbin enkaz altında.
Bedenin yaşıyor,
Ama ruhun çoktan göçüp gitmiş bu diyardan…
Fatma TECİRLİ
RUH
Durdum ve dinledim
ayın raylara vuran ışığını
sessizlik bilmem kaç yılı devirdiğim
eş herkes gider mi?”
durup dinlediğim şehir
soluğumu kesen farklı memlekete
parmak uçlarımda iğne yaraları
yükselen nabız
iç çeken küçük bir çocuk
vedalar ne kadar ağırsa
o kadar büyülü meşk
durdum ve dinledim Cem Adrian
rüzgar güllerinden dağ başlarında
şehirler ufalanıyor pervazlarımda
Ay tüm ihtişamında veda ediyor yazlığa
sırada hangi sözler değiriyor gözlerime
sahte bir veda
dağlar kesmiş geceden ışığımı
hangi gülüş satırlar..
üç noktalardan daha büyük kavuşmalar
sarılmalar parmaklarım
lavanta kokulu kağıtlarım
mayhoş ruhumun kokusu
merhaba yalnızlığımın eşi
sessizliğimin yoldaşı
ve durdum bir kez daha
Ay vurmuş tüm ışıklarını raylara
parlak ruhum
kararmış giysilerimin
aklaşmış lekeleri…
Yağmur Sude GÜLER