Nörolojik hastalıkların hem Türkiye’de hem de dünya genelinde hızla yayıldığını belirten uzmanlar, bu hastalıkların geçmişe oranla daha erken yaşlarda görülmeye başladığını bildirdi. Yapılan değerlendirmelerde, en sık karşılaşılan sorunun baş ağrısı ve migren olduğu kaydedilirken, en ağır sakatlık ve ölüm nedenlerinin başında beyin damar hastalıkları gibi hem genetik hem de çevresel etkenlerle doğrudan ilişkili olduğu saptandı. Bu vakaları ise Alzheimer ve diğer demans türleri ile Parkinson, epilepsi ve kas hastalıkları izledi.
Teknolojik ilerleme ve dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte elektromanyetik alanlara maruz kalma oranının arttığına dikkat çeken uzmanlar, bu durumun nörolojik riskleri beraberinde getirdiğini dile getirdi. Beyin sağlığını korumanın anne karnından itibaren başlayan bir süreç olduğu vurgulanırken, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam tarzı ve sağlıksız beslenme gibi faktörlerin süreci daha da zorlaştırdığı belirtildi. Dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve teknolojik cihazlarla temasın sınırlandırılması temel önlemler arasında gösteriliyor.
İLK 24 SAAT KRİTİK ROL OYNUYOR
Hastalıklarla mücadelede ‘zaman’ kavramının önemine vurgu yapılıyor. Özellikle beyin damar hastalıklarında ilk 24 saatin belirleyici rol oynadığı, erken müdahale edilen vakalarda ölüm oranlarının düştüğü ve yaşam kalitesinin arttığı kaydediliyor.
Gelecekte yapay zeka ve ‘dijital ikiz’ uygulamalarının nörolojik tanı süreçlerinde hekimlere büyük kolaylık sağlayacağı değerlendiriliyor. Son olarak, nörolojik hastalıkların toplumsal boyutuna değinen uzmanlar, tedavi sürecinde aile desteği ve empatik yaklaşımın kritik bir iyileştirici güç olduğunun altı çiziliyor.
Elif SAĞLAM

