28 Şubat 1997’de gerçekleştirilen MGK toplantısında, dönemin Refah Partisi-DYP koalisyon hükümetine karşı bir dizi karar alındı. “İrticayla mücadele” adı altında alınan bu kararlar, başörtüsü yasağı, imam hatip liselerinin önünün kesilmesi ve askeri vesayetin artan baskılarıyla devam etti. Kamu kurumlarında ve üniversitelerde uygulanan yasaklar, binlerce insanın eğitim ve çalışma hayatını doğrudan etkiledi.
Bu süreçte başta başörtülü öğrenciler olmak üzere birçok kişi eğitim haklarından mahrum bırakıldı, memurlar ve akademisyenler görevlerinden ihraç edildi. Sermaye ve medya dünyası da bu sürece destek verirken, hükümet üzerindeki baskılar giderek arttı. Başbakan Necmettin Erbakan 30 Haziran 1997’de istifa etmek zorunda kaldı ve Refah Partisi kapatıldı.
28 Şubat süreci, Türkiye’de askeri vesayetin sivil yönetim üzerindeki etkisini gözler önüne serdi. Darbe niteliğindeki bu müdahale, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına neden oldu. Sürecin etkileri yıllarca sürdü ve mağduriyetlerin giderilmesi için çeşitli yasal düzenlemeler yapıldı.
Aradan geçen 28 yılın ardından, 28 Şubat hâlâ Türkiye’nin demokrasi mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olarak anılıyor. O günlerde yaşanan hak ihlalleri, bugün hukukun üstünlüğü ve demokratik yönetim anlayışının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Esra M. ÇETİN