1. Anasayfa
  2. Kültür

BİR BAŞKENT HİKAYESİ

Bir başkentin hikâyesidir Konya; Türkiye’nin yüz ölçümü bakımından en büyük ili ve en kalabalık yedinci şehridir. 31 ilçeden oluşan Konya’da tarihin dönüm noktalarında kaybolmak isteyenlerin, sokaklarında kaybolacağı bir şehirdir.

BİR BAŞKENT HİKAYESİ

Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan Konya, tarih boyunca dünyanın en önemli kadim şehirlerinden biri olarak varlığını sürdürmüştür. Bu topraklarda yerleşik şehir hayatının Prehistorik çağda başladığı saptanmış olup, şehir merkezine yakın bir konumda bulunan Çatalhöyük, bugüne kadar keşfedilmiş en eski ve en gelişmiş Neolitik yerleşim merkezi olarak kabul edilmektedir. Çatalhöyük, dünya çapında ilk kez yemek kültürünün hayat bulduğu, tarımın yapıldığı, ateşin kullanıldığı ve yerleşik hayata geçildiği bir merkezdir; ayrıca vahşi hayvan saldırılarına karşı ortak savunmanın yapıldığı bir yerleşim yeri olarak tarih sahnesinde yer almıştır.

Konya, 1074’ten 1277 yılına kadar Anadolu Selçuklu Devleti’nin aralıksız başkenti olmuştur. Neolitik çağdan günümüze kadar uzanan süreçte birçok önemli medeniyete ev sahipliği yapmış olup, bu medeniyetlerin ruhu ve kültürüyle bütünleşerek kendine has bir kültür oluşturmuştur. Şehir, ev sahipliği yaptığı medeniyetler sayesinde çeşitli sanat eserlerine sahip olup, bu eserleri günümüzde de yaşatmaktadır. Tarihi dokusu ve şehir yaşamıyla ruhunuza derinlemesine işleyebilecek bir bütünlük sunan Konya, zengin mutfak kültürüyle de dikkat çeker. Etnik lezzetleriyle, hem saray mutfağından hem de Anadolu’nun kadim gastronomisinden esintiler sunarak, damağınızda unutulmaz acı ve ekşi tatlarla derin izler bırakacaktır.

Anadolu topraklarında büyük bir imparatorluk kuran Hititler, Konya’ya da hâkim olmuşlardır. Hititler, Frigler ve Lidyalılar’ın egemenliğine giren Konya, daha sonra M.Ö. 4. yüzyılda Persler ve M.Ö. 2. yüzyılda Büyük İskender, Selevkoslar ve Bergama Krallığı’nın istilâsına uğramıştır. M.S. 395’te Anadolu’da Roma hâkimiyeti sağlanınca Konya, İconium olarak varlığını korumuştur. Arapların “Kuniya” adını verdikleri kent, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bu adı korumuş ve günümüze kadar gelen ismini sürdürmüştür.

Konya, Neolitik çağdan günümüze kadar uzanan süreçte birçok önemli medeniyete ev sahipliği yapmış olup, bu medeniyetlerin ruhu ve kültürüyle bütünleşerek kendine has bir kültür oluşturmuştur. Şehir, ev sahipliği yaptığı medeniyetler sayesinde çeşitli sanat eserlerine sahip olup, bu eserleri günümüzde de yaşatmaktadır.

Konya’nın destinasyonunu keşfe çıkıp Konya’yı hissetmeye hazırsanız, Mevlana’nın izini sürerek başlayalım. Mevlana Müzesi’ni keşfedebilirsiniz, burada Mevlevi tarikatı üyelerinin nasıl bir yaşam sürerek hayatlarını idame ettirdiklerine şahit olacaksınız. Derviş hücrelerini, ibadet ve eğitim mekanlarını göreceksiniz. Dergahın her bölümündeki günlük yaşam, kostümlü insan figürleri ile gerçek mekanlarında canlandırılıyor. Hz. Mevlana’nın kendisi de Kubbe-i Harda (Yeşil Kubbe) olarak anılan türbede sizleri bekliyor.

Buradan rotanızı Kadınlar Pazarı’na çevirebilirsiniz.Fotoğraf merakınız var ise size çok iyi kareler verecektir. Şehrin alışveriş yaşamını ve pazarın tarihini derin derin hissedeceksiniz.

Rotanıza Mevlana Kültür Merkezi’nde Sema gösterisi ile devam edebilirsiniz. Burada Mevlevilik tarihine ve Sufi felsefesine bir göz atıp bie sema ayininne katılabilirsiniz. UNESCO’nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’nde bulunmaktadır Sema Ayinleri.

Hiç ara vermeden Tarihi Bedesten Çarşısına atın kendinizi. Tarihi çarşıda kendinize bir çay ocağı bulup çayınızı yudumlarken birkaç kişi ile sohbet edebilirsiniz.

Şehir turu yaparken Tür Edebiyatının önemli şahsiyetlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kaleme aldığı Beş Şehir kitabını ara ara okuyup Konya bölümünden kendinize notlar alabilirsiniz.

Şehirde bulunan Selçuklu ve Osmanlı eserlerinden Aziziye Cami, İnce Minareli Medrese, Karatay Medresesi, Alaeddin Tepesi ve Alaeddin Camii gezebilir ve bu camilerinin içerisinde ki mistik havayı teneffüs edebilirsiniz. eserlerde ki zarafeti ve inceliği izlemeye doyamayacaksınız.

Sırada ki durağımız 385 bin metrekare alana yapılmış Tropikal Kelebek Bahçesi. insanı adeta Konya’dan Filipinlere ışınlıyor. Burası oldukça keşfedilmeye değer bir destinasyon. İçeride kelebeklerin geldiği tropik bölgelerin iklim ve faunası yaratılmış. Kapıdan girer girmez etrafınızda kelebekler uçmaya başlıyor. 

Meram Bağlarını gezip bağ geleneği hakkında araştırma yapabilir, tarihi çay bahçesinde ulu bir çınar yada söğüt ağacının altına oturarak dinlenebilirsiniz.

Konya’da bir çok tematik park bulunmaktadır. Kalehan Ecdat Parkı’ndan 80 Binde Devri Alem Parkı’na ve Türk Yıldızları Parkı’na kadar keşfedilecek bir çok park var meraklısına. Ama Japon parkını görmeden geçmeyin derim. Türkiye’nin en büyük Japon Bahçesine sahip olan Kyoto Japon Parkı sizi Japonya’ya götürecektir. Burada güzel fotoğraflar çekilmeyi ihmal etmeyin.  

Tarih Öncesi bir yolculuğa hazırsanız şehir merkezine yakın bir konumda olan Çatalhöyük Antik Kentini keşfe çıkabilirsiniz. İnsanlığın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Çatalhöyük kazı alanı sizi antik çağın derinliklerine sürükleyecektir. 2012’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır.

Tarihi solumanız için muhakkak görmeniz gereken yerler arasında Sille Sokakları sayılabilir. Burada Bizans İmparatoru Constantin’in annesi Helena’nın yaptırdığı M.S 327 tarihli Aya Eleni Kilisesi’sini kesinlikle ziyaret etmelisiniz. Sille’de Türkiye de tek olan Zaman Müzesi olduğunu biliyor muydunuz? O halde, Zaman Müzesini atlamadan geçmemelisiniz.

Açıktıysanız durun ve geniş Konya Mutfağına bir bakın, bazı tadların ehli Konya’dır, Etliekmek / Mevlana / Bıçakarası / Yağ Somonu Konya fırın kültürünün vazgeçilmez örneklerindendir. Bir diğer tad ise Furun kebabı. Et, taş fırında, kendi yağında ve suyunda, 5-6 saat kadar pişiyor. Et, dinlendikçe daha da lezzetleniyor ve size unutulmaz bir lezzet şöleni yaşatıyor. Sırada da Konya mutfağının vazgeçilmezi Tirit’e bakabilirsiniz. Tabi ki bir diğer olmazsa olmaz Bamya Çorbası’dır. Unutmadan tatlı olarak Saç arası ve Zerde’yi denemeden geçmeyin. Yanınıza Mevlana Şekeri ve Kenevir Helvası almayı da unutmayın.

Yazımda yüzeysel olarak dilimiz döndükçe Konya ve Konya Mutfağı üzerine konuştuk tabi ki Konya’nın tarihini, kültürünü, gezilecek ve görülecek yerlerini, mutfağını sığdırmak oldukça zor. Çünkü daha Konya keşfi sizin için yeni başlıyor…

Enes Malik Emiroğlu 

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 1
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni içeriklerimizden anında haberdar olun.