İnce taş işçiliğiyle şekillendirilmiş Osmanlı mezar taşları, yüzyıllardır sessizce bir dönemin tanıklığını sürdürüyor. Bu taşlar, kişinin cinsiyetinden mesleğine, toplumsal statüsünden dönemin sosyo-kültürel olaylarına kadar pek çok bilgiyi günümüze taşıyor.
Araştırmacı-Yazar Fatih Çavuş, Osmanlı mezar taşlarının yalnızca estetik birer sanat eseri değil, aynı zamanda sosyolojik bir miras olduğunu belirtiyor. Mezar taşlarında baş kısımlarındaki kavuk, sarık veya hotoz gibi detaylar, kişinin mesleğini ya da toplumsal konumunu ifade ederken; ayak taşı üzerindeki çiçek ve meyve motifleri, tasavvufi anlamlar taşıyor. Örneğin, selvi ağacı Allah’a teslimiyeti, cennet meyveleri ise öte dünya için edilen duaları simgeliyor.
Eyüpsultan’da yer alan bir mezar taşı ise, bir Osmanlı denizcisinin hayatına ışık tutuyor. Üzerinde yer alan “Artık sefer tamam” ifadesi, hem mesleğine hem de son yolculuğuna dair güçlü bir anlatım sunuyor.
Bazı mezarlarda görülen lahit taşlar, kişilerin yaşamlarına dair çok daha ayrıntılı bilgiler içeriyor. Görevleri, aile bireyleri ve hatta yaşadıkları dönemlerdeki salgın hastalıklar gibi toplumsal olaylara dair izler bu taşlarda yer alabiliyor.
Osmanlı mezar taşları, yalnızca birer defin anıtı olmanın ötesinde, kültürel birer köprü olarak geçmişle bugün arasında bağ kuruyor; sanat, tarih ve inanç sistemlerinin ortak bir anlatımı olarak günümüze ulaşıyor.
Nur CANDEMİR