Filistin halkının yaşadığı acı, insanlık tarihinin en uzun süreli, en zorlayıcı direnişlerinden biridir. 1956’dan günümüze kadar Filistinliler, işgal, soykırım, katliam ve yerinden edilme gibi trajedilere uğradılar. Bu trajedilerin en acı örneklerinden biri, 68 yıl önce Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’ta yaşanan katliamdır. Ve ne yazık ki, bu acıların sonu hâlâ gelmedi.
1956 HAN YUNUS KATLİAMI: İSRAİL’İN İLK SAVAŞ SUÇLARINADN BİRİ
Kasım 1956’da, İsrail, İngiltere ve Fransa’nın Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdunnasır’ın Süveyş Kanalı’nı kamulaştırma kararına karşı başlattığı savaş, Filistin halkının hayatını derinden etkiledi. İsrail, Gazze’yi işgal ederek Han Yunus Mülteci Kampı’nda büyük bir katliama imza attı. İsrail birlikleri, kasabada 600’den fazla Filistinliyi öldürdü. 16 ile 50 yaş arasındaki erkekler, meydanlarda yaylım ateşine tutuldu. Kadınlar ve çocuklar, yaşanan dehşeti çaresizce izledi. Katliamın ardından kaybolan kişilerin sayısı hâlâ netleşmiş değil. Araştırmalar, 520 sivilin öldüğünü belirtiyor. Bu olayın detayları resmi kayıtlara yansımadı.
7 EKİM 2023: FİLİSTİN’DEKİ SOYKIRIMIN YENİ BİR AŞAMASI
7 Ekim 2023, yıllardır süren soykırımın bir aşamasının zirveye taşındığı bir gündü. İsrail’in hava saldırıları, Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’u bir kez daha hedef aldı. Bu saldırılar, bölgedeki halkı yerinden etti, aileleri yok etti ve birçoğunu ölümle yüzleştirdi. Filistin halkı, bu saldırıların sadece bir başlangıç olduğunu biliyor.
FİLİSTİN’İN YILLARCA SÜREN SOYKIRIMI: DİRENİŞİN BEDELİ
Filistinli insan hakları savunucuları, aktivistler ve uluslararası gözlemciler yıllarca Filistin’deki sistematik baskıları dile getirdiler. Ancak dünya, çoğunlukla bu uyarıları göz ardı etti. Birçok insan hakları örgütü, İsrail’in uyguladığı işgal ve etnik temizlik politikalarının bir soykırım olduğunu defalarca vurguladı. Fakat uluslararası toplum, Filistinli çocukların gözyaşlarını ve yıkılmış hayatları görmezden gelmeye devam etti.
ULUSLARARASI TOPLUMUN SESSİZLİĞİ VE FİLİSTİN’İN DİRENİŞİ
Filistinli insan hakları savunucuları, aktivistler ve uluslararası gözlemciler yıllarca Filistin’deki sistematik baskıları dile getirdiler. Ancak dünya, çoğunlukla bu uyarıları göz ardı etti. Birçok insan hakları örgütü, İsrail’in uyguladığı işgal ve etnik temizlik politikalarının bir soykırım olduğunu defalarca vurguladı. Fakat uluslararası toplum, Filistinli çocukların gözyaşlarını ve yıkılmış hayatları görmezden gelmeye devam etti.
BİR GELECEK UMUDU: FİLİSTİN’İN DİRENİŞİ VE ADALET ARAYIŞI
Filistin halkı, bütün bu acılara rağmen hayatta kalmayı, varlıklarını sürdürmeyi ve özgürlük mücadelesini devam ettirmeyi başarıyor. Her bir kayıp, bir direniş öyküsüne dönüşüyor. Ancak dünya, Filistin halkının sesini ne kadar duyacak? Uluslararası toplum, bu zulme karşı ne zaman sesini yükseltecek? Filistin halkı, “Bir gün adaletin yerini bulacağı”na dair umudunu yitirmiyor. Han Yunus’taki 1956 katliamı ve 2023’teki 7 Ekim saldırıları, Filistin halkının yaşadığı soykırımın yalnızca birer parçasıdır. Ancak bu hikaye, bir halkın yok oluşu değil, direnişiyle yeniden doğuşunun hikayesidir. Filistin halkının hayatta kalma mücadelesi, tüm insanlığın adalet arayışının bir simgesidir. Fatma TECİRLİ