1201 yılında Selçukluların önde gelen komutanlarından Şemseddin Altınapa tarafından inşa edilen bu kervansaray, sadece mimari yapısıyla değil, aynı zamanda barındırdığı tarihsel anılarla da dikkat çekiyor.
Anadolu Selçuklu döneminde Konya, Antalya ve Alanya arasında uzanan kervan yolunun ilk durağı olan Altınapa Hanı, 1960’lı yıllarda yapılan Altınapa Barajı’nın suları altında kalsa da hala dimdik ayakta duruyor. Kışın sert geçtiği, kar ve yağmurun bol olduğu zamanlarda tamamen sulara gömülen han, kurak geçen kışların ardından üst örtü kısımlarıyla kendini yeniden gösteriyor.
Kesme taşlardan inşa edilen ve Horasan harcıyla güçlendirilen bu tarihi yapı, 8 asırdır zamanın ve doğanın tüm zorluklarına karşı koyuyor. Selçuklu mimarisinin tipik örneklerinden biri olan Altınapa Hanı, açık avlulu kapalı mekânıyla o dönemin yapılarına ilham vermiştir. Aynı zamanda, dönemin sosyo-ekonomik yapısına dair de önemli ipuçları sunuyor.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Çaycı, Altınapa Hanı’nın Selçuklu döneminin en eski ve en önemli eserlerinden biri olduğunu ve korumaya alınması gerektiğini vurguluyor. Çaycı, yapının sadece misafirlerin barınağı değil, aynı zamanda tüccarların sığınağı olarak çok fonksiyonlu bir hizmet sunduğunu belirtiyor. Selçuklu döneminde güvenliği sağlamak amacıyla inşa edilen bu han, aynı zamanda ticaret yollarının can damarı olarak da işlev görmüştü.
Günümüzde suyun derinliklerinden yeniden doğmayı bekleyen Altınapa Hanı, Anadolu’nun zengin tarihsel mirasını ve Selçuklu medeniyetinin görkemini gözler önüne seriyor. Bu eşsiz yapı, geçmişin izlerini günümüze taşıyarak, geleceğe ışık tutmaya devam ediyor.
Havva Serin