Konya, Mustafa Kemal Atatürk’ün 12 defa gelip toplamda 33 gün kaldığı böylelikle de İstanbul ve İzmir’den sonra en çok ziyaret ettiği şehirdir. Bu ziyaretlerden biri 3 Ağustos 1920’de bazı talihsizlikler neticesinde sorunları konuşmak adına trenle geldiği seferdir. Ziyareti esnasında da yanında Milli Savunma Bakanı Fevzi Çakmak, Genel Kurmay Başkanı İsmet Paşa, 12. Kolordu Komutanı Fahrettin Altay Paşa vardı. Konya’da yapılan çalışmalar sonucu durumun iyi olduğunu gören ulu önder, TBMM ikinci başkanı ve Adliye Bakanı Celalettin Arif Bey’e gönderdiği telgrafta şunları yazdı: “Konya’nın durumunu memnuniyet verici buldum. Halk aydınlatılmış, kötü niyetli kişilerin sözlerine aldananlar, şimdi hatalarını anlamış, doğru yola gelmişlerdir.”
Halkın kurulan milli mücadele ile hemfikir olduğunu, yanlış anlayarak engel olmak isteyenlerin de hata yaptığını anlayacaklarını dile getirerek “Milli amaçlara ihanet eden bedbahtlar yine milletin iradesiyle cezalarını bulacak, hatalarını anlayacaklardır. Millet, Kuva-i Milliye ile hemfikirdir.” sözlerini ekledi. Antalya Milletvekili Rasih Kaplan, memleketin kurtuluşu üzerine dualar yaparak konuşmayı sonlandırdı.
YAŞANAN OLAYLARIN EN BÜYÜK SEBEPLERİ
Konya ayrıca Kuva-i Milliye karşıtı olayların çokça yaşandığı bir şehirdi. Yanlış anlaşılmaların son bulmasının ardından şüphesiz en büyük desteği vererek milli mücadelenin yanında oldu. Peki bu olayların yaşanmasının sebepleri neydi?
En büyük sebeplerden ilki milli mücadelenin başlangıcı sırasında Konya Valisi Cemal Bey oldu. Artin Cemal olarak bilinen vali, İngiliz Muhubbileri Cemiyeti ve Hürriyet ve İtilaf Fırkası üyesi olarak Kuva-i Milliye’nin en büyük düşmanıydı. Valinin gitmesiyle de Kuva-i Milliye Teşkilatı’nın kurulması resmen gerçekleşti.
Diğer bir sorun da Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’ndeki görevlilerin işini yapmamaları, yüklü maaş ve harici ticaretle uğraşmaları halkın dikkatini çekti. Şikâyetlerin Heyet-i Temsiliye’ye ulaşmasının ardından Mustafa Kemal Paşa, 12. Kolordu Komutanı Fahrettin Altay’a araştırmasını söyledi.
Diğer bir sorun da Konya halkında güçlü bir tesiri olan Nakşibendi Şeyhi Zeynel Abidin hocadır. Zeynel hocanın Kuva-i Milliye’ye cephe alarak İngilizlerle ilişkisi oldukça fazlaydı. Böylece halk üzerinde hızlı ve etkili tesiri olduğu için düşmanların gözde silahı oldu.
Konya halkı bu gibi nedenlerle her türlü propagandaya açık hale gelerek isyanlara yol açtı. Hareketlenmeler tarihe de I. Konya Hadisesi olarak geçti. Tutuklanmalarla hareketlenmenin önüne geçilmesi üzerine farklı şehirlerden mebusların toplanasıyla oluşturulan meclis 25 Mayıs 1920’de Konya’ya yol aldı. Halka, büyük millet meclisinin yaptığı çalışmalar anlatıldı. Memnun kalan halk, heyetin 3 Haziran 1920’ye kadar kalmasını istedi. Hadiseden yaklaşık üç ay sonra Atatürk, 3 Ağustos 1920’de trenle Konya’ya geldi. Sanayi Mektebi bandosunun eşliğiyle halk onu büyük bir coşkuyla karşıladı. Dar’iilmuallimat (Kız Öğretmen Okulu)’ı ve askeri okulları gibi birçok mektepleri teftişi sonrası hastaneyi de ziyaret ederek Konyalıların hediye ettiği köşke ayrıldı.
REFAHA ERİLDİ, AF GELDİ…
Sonraki günlerde yapılan sohbetlerde Örf-i İdare Mahkemesince tutuklanan tutukluların affedilmesi istediklerini Atatürk’e bildirdiler. Atatürk, 5 Ağustos 1920’de bu konuyu meclise sunmasının ardından af kabul edildi. O gün Konya’dan ayrılan Mustafa Kemal Paşa, Konya hakkında şu telgrafı gönderdi:
“Konya’nın muhterem memurları ve ahalisinin hakkımızda ibraz ettikleri Mihman-ı Müvâzi (misafirperverlik) bizi pek ziyade mütehassıs etmiştir. Vilayetin hududunda pek tatlı hissiyat ile veda ederken teşekküratımızı takdim eder, bütün umuma iblâğını rica ederiz.”
Böylece Konya’da yanlış anlaşılan her durum çözüme kavuşmuş oldu. Sorunlar ortadan kalktı ve milli mücadeleye tam destek olarak bağlılıklarını gösterdiler. Refaha eren halk şüphesiz ki milli mücadelede en üst sıralarda yerini aldı. Atatürk’ün köşkü ise günümüzde Atatürk Evi ve Müzesi olarak ziyarete açıktır. Konya Atatürk Anıtı da İstanbul’da yerleştirilen heykelden sonra ikinci olarak yapıldı.
Sahra YILMAZ