1. Anasayfa
  2. Genel

KONYA 24 SAATE SIĞAR MI?

Konya Neolitik Çağ’dan günümüze pek çok medeniyete ev sahipliği ve başkentlik yapmış kadim ve büyük bir şehirdir. Kent Türkiye’nin yüz ölçümü bakımından en büyük şehridir.

KONYA 24 SAATE SIĞAR MI?

Konya Belediyesi, 1875 yılında kurulduktan sonra, 1987 yılında çıkarılan 3399 sayılı yasa gereği “Büyükşehir” statüsüne yükseltilmiş ve bu statüye göre 1989 yılından bu yana belediye hizmetleri sunmaktadır. 2014 yılında 6360 sayılı kanunla büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırları haline getirilmiştir.

Konya, zengin tarihi ve kültürel cazibesiyle hem yerli hem de uluslararası turistler için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir destinasyon haline gelmiştir. Konya aynı zamanda bir gastronomi merkezi olarak ün kazanmış ve şehrin ünlü mutfak lezzetlerinden biri olan “yağ somunu” da şehre gelenler için denemeleri gereken bir lezzet olarak kabul ediliyor. Bu yerel lezzet, sıkça “Anadolu’nun pizzası” olarak anılan benzersiz tadı ile damaklarda unutulmaz bir iz bırakıyor. Turistler ve yerel halk bu vazgeçilmez lezzeti tatmadan şehirden ayrılmak istemiyorlar. Ustalar, yağ somununu büyük bir özveriyle hazırlayarak, fırından çıktığı anda etrafı baştan çıkarıcı kokusuyla saracak şekilde muhteşem bir lezzete dönüştürüyorlar. Mayalı hamurdan yapılan somun, taş fırında pişirildikten sonra içi bol miktarda tereyağı ile harmanlanıyor. İçi tercihe göre özelleştiriliyor. Tekrar eritilmiş tereyağı üstüne sürülüyor ve üzerine bolca susam ve çörekotu serpiştiriliyor. Altın rengine ulaşana kadar pişirildikten sonra servis edilmeye hazır hale geliyor ve mideleri memnun ediyor.

Konya’da kahvaltı sonrası türbe ziyaretleri ve türbe önü gezisi

Mevlânâ Müzesi, 1926 yılından bu yana faaliyet gösteren ve eskiden Mevlâna’nın dergâhı olarak kullanılan bir yapı kompleksinde yer alıyor. Bu müze aynı zamanda “Mevlana Türbesi” olarak da bilinir. Mevlana türbesi, dört kalın sütun üzerine inşa edilmiştir. Zaman içinde çeşitli eklemelerle genişletilen bu yapı, Osmanlı sultanlarının bir kısmının Mevlevi tarikatından olmasının etkisiyle özel bir öneme sahiptir ve iyi bir şekilde korunmaktadır. Müzenin bahçesinde bulunan ve I. Selim tarafından yaptırılan şadırvanın, Germiyanoğulları Beyliği tarafından hediye edildiği rivayet edilmektedir. Ücretsiz ziyaretlere başlamadan önce, Mevlânâ Müzesi, Kültür Bakanlığı’na en çok gelir getiren ikinci müze olarak öne çıkıyordu. Müzede, Mevlâna’nın sanduğu, pûşîde (Mevlâna’nın mezar örtüsü), Mesnevi, Nisan tası gibi önemli eserler sergilenmektedir. Ayrıca, Mevlâna ve aile üyelerinin mezarları da müzede ziyaretçilere sunulmaktadır.

Kadim Selçuklu Eseri: Alâaddin Cami

Konya’nın tarihi dokusunda yer alan Alâaddin Camii, Selçuklu İmparatorluğu’nun en eski eserlerinden biri olarak kabul edilir ve şehrin yüksek bir noktası olan Alâaddin Tepesi üzerinde inşa edilmiştir. İnşaatına Selçuklu Sultanı I. Rükneddin Mesud’un döneminde başlanmış ve I. Alâaddin Keykubad zamanında tamamlanmıştır. Cami avlusunda I. Mesud, Kılıç Arslan, II. Rükneddin Süleyman, I. Gıyâseddin Keyhüsrev, I. Alâaddin Keykubad, II. Gıyâseddin Keyhüsrev, IV. Kılıç Arslan ve III. Gıyâseddin Keyhüsrev’e ait mezarlar bulunmaktadır. Caminin kuzeye açılan kapısının üzerindeki dört satırlık kitabe, Sultan Alâeddin Keykubat tarafından tamamlandığını belirtir. Sağ tarafındaki iki satırlık kitabe, mimarın Dımaşklı Mehmet bin Havlan ve mütevelli Atabeg Ayaz olduğunu açıklar. Caminin cümle kapısının üzerindeki üç satırlık Arapça kitabe ise Sultan Alâeddin Keykubat zamanında, 1220 yılında Atabeg Ayaz’ın kontrolünde tamamlandığını ifade eder. Beş satır halindeki bir diğer kitabe ise caminin yapımına Sultan I. Keykavus emriyle 1219 yılında Atabeg Ayaz’ın kontrolünde başlandığını kaydeder. Giriş kapısının sağındaki dört satırlık Arapça kitabe ise cami ile türbenin Kılıçarslan’ın oğlu Sultan Keyhüsrev’in oğlu Alâeddin Keykubat’ın 1219 yılında Atabeg Ayaz kontrolünde yapılmasını emrettiğini belirtir. Giriş kapısının kemerinin üzerinde iki Arapça yazı daha bulunur. Bu yazılarda Sultan’ın unvanları belirtilmiş ve 1220 yılında Kerimüddin Erdişah tarafından yapıldığı yazılmıştır. Caminin batı duvarında iki kitabe daha bulunur. Kitabelerde Sultan Alâeddin’in ismi Keykubat olarak geçer. Doğu tarafındaki kapı üzerinde ise Konya Valisi Sururi Paşa tarafından 1889-1890 yılında Sultan II. Abdülhamid’in fermanı ile harap durumda olan ve bazı yerleri yıkılmış olan caminin onarıldığı yazılıdır. Cami içerisindeki ahşap minberin kitabesinde de Sultan I. Mesut ile oğlu II. Kılıçarslan’ın isimleri ve minberi yapan usta Ahlatlı Hacı Mengüberti’nin isimleri yazılıdır.

Konya’nın vazgeçilmez lezzeti Etli ekmek

Konya’da etli ekmek, yerel halk tarafından büyük bir sevgi ve tutkuyla tüketilen bir lezzettir ve Konya’daki fırınlar veya restoranlarda diğer Türk şehirlerine kıyasla daha mükemmel bir şekilde sunulur. Et, genellikle düve etinin kaburga ve boşluk kısmından seçilir. Ardından, domates, yeşil biber, soğan, maydanoz ve tuzdan oluşan sebze karışımı ile et yoğrulur. Azami 90 cm uzunluğunda ve 20 cm genişliğinde olmalıdır. Konya’da bu lezzetin tadına bakmak, şehrin zengin yemek kültürünü keşfetmek isteyen herkes için kaçırılmaması gereken bir deneyimdir.

Konya Tropikal Kelebek Bahçesi: Kelebeklerin Büyülü Dünyası

2015 yılında kapılarını ziyaretçilere açan Konya Tropikal Kelebek Bahçesi, Türkiye’nin ilk kelebek bahçesi ve Avrupa’nın en büyük kelebek uçuş alanına sahiptir. Bahçe, 7.200 metrekarelik alan kaplamaktadır ve Kelebek Uçuş Alanı ile Böcek Müzesi olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır, 3.500 metrekarelik bir gezi alanı sunmaktadır. Bu etkileyici binanın inşası için 630 ton çelik kullanılmış ve dikkat çeken cam giydirme cephe kaplama tercih edilmiştir, bu camlar kelebeklerin doğal ortamlarındaki gibi güneş ışığından yararlanmalarını sağlayan UV ışınlarını içeriye geçirmektedir. Kelebek şeklinde tasarlanan bahçenin sıcaklık ile nem oranı 28°C ve %80 olarak sürekli olarak kontrol edilmektedir. Konya Tropikal Kelebek Bahçesi, ziyaretçilere günlük yaşamlarında nadiren karşılaşacakları farklı türde kelebekler, böcekler ve bitkileri görme fırsatı sunarak unutulmaz anılar bırakmayı amaçlamaktadır. Bahçede 60 farklı türde yaklaşık 20.000 canlı kelebek gözlemlenebilir. Bu güzellikler, Kosta Rika, Filipinler, Malezya, Singapur, Endonezya, Kolombiya ve Panama gibi ülkelerden pupa evresinde özel kutular içinde getirilen kelebeklerden oluşmaktadır. Bu pupalar özel dolaplarda yerleştirilir, başkalaşım süreçlerini tamamlar ve uçuş göstermeye başlar. Bahçede ayrıca 195 farklı türde bitki bulunmaktadır ve kelebeklerin yanı sıra ziyaretçilere rehberlik etmektedir. Bahçe içindeki bitkiler, zararlı maddeleri emebilen ve oksijen üretebilen bitkileri içerir, bu da canlı yaşamını daha kaliteli hale getirir. Böcek Müzesinde kelebekler ve böcekler özenle kurutularak sergilenmektedir, böylece doğanın büyülü dünyasını daha yakından keşfetme fırsatı sunulmaktadır.

Konya’nın vazgeçilmez akşam yemeği: Tirit

Konya mutfağının sevilen yemeklerinden biri olan Tirit, lezzetiyle sofraları süslüyor. İşte bu nefis yemeğin tarifi: Kuşbaşı iriliğinde doğranmış et, önce tencereye alınıyor. Etler suyunu çekene kadar kısık ateşte kavruluyor ve ardından üzerine sıcak su ve kimyon ekleniyor. Etler, yumuşayıncaya kadar bu şekilde pişiriliyor. Bayat ekmekler, önce dilimlenip sonra fırında hafifçe kızartılıyor. Ardından ekmekler, kareler halinde kesilip servis tabağına aktarılıyor. Haşlanmış etler, ateşten alınmadan önce tereyağı, tuz ve karabiberle lezzetlendiriliyor. Bu adımdan sonra tekrar pişirilen etler, sularıyla birlikte ekmeklerin üzerine dökülüyor. Piyazlık doğranmış soğanlar, tuzla ovalanarak acısının çıkartılıyor ve ardından sarımsaklı yoğurtla servis tabağının üstüne yayılıyor. Üzerine doğranmış maydanoz serpiştirildikten sonra, Tirit yemeği servise hazır hale geliyor.

İz Bırakan Geçmişiyle Tarihi Sille Köyü:

Konya’nın tarihi zenginliklerinden biri olan Sille, arkeolojik verilere göre Neolitik Çağ’a kadar uzanan bir tarihe sahiptir. Köyün ismiyle ilgili farklı açıklamalar bulunsa da, Yunan mitolojisindeki Silen (Silene) isminin kökeni kabul edilir. Roma ve Bizans dönemlerinde, Konya’nın Kudüs yolu üzerinde yer alması nedeniyle önemli bir dini merkez olarak kabul edilen Sille, Hristiyanlığın ilk yıllarında Aziz Paul ve diğer havarilerin bu bölgeye gelip dinlerini yaymaya çalıştıkları yer olarak bilinir. Ayrıca, dünyanın en eski ve en büyük manastırlarından biri olan Ak Manastır, Sille’de yaklaşık 800 yıl boyunca hizmet vermiştir. Bu manastır, Konya’da yaşayan Mevlevi dervişleri tarafından da ziyaret edilmiş ve bahçesinde küçük bir mescit inşa edilmiştir. Ayrıca, mübadele öncesinde Karamanlı Ortodoksların yaşadığı bir yerleşimdir. Osmanlı döneminde, İpek ve Baharat yolları üzerinde yer alması nedeniyle Sille’nin stratejik önemi hiç azalmamıştır. Kaynaklarda Sudirhemi nahiyesine bağlı olan Sille karyesi, sonrasında nahiyenin merkezi haline gelmiştir. 1907 yılı kayıtlarına göre, Sille’de Müslüman ve Gayrimüslimler birlikte yaşarken, farklı mahallelerde farklı inançlara sahip topluluklar yaşamaktaydı. Cumhuriyet öncesinde nüfus 18.000’e ulaşmış, köyde 60 kilisenin bulunduğu dönemde Sille’de 18 kilise ayakta kalmıştır. 1923 mübadelesi sırasında, Sille’deki Hristiyanlar Yunanistan’a gönderilirken, köye Kozana ve Florina bölgelerinden Müslüman nüfus getirilmiştir. Günümüzde Sille, özgün yapısını korumak amacıyla sit alanı olarak kabul edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Cumhuriyet döneminde uzun yıllar nahiye merkezi olan Sille, 1980 yılında Konya il merkezine bağlanmıştır. Bugün Sille, Selçuklu ilçesinde yer almaktadır. Sille Köyü’nün zengin tarihi mirası hala ilgi çekici ve önemli bir kültürel değer olarak yaşamaktadır. Ahmet Furkan Özler

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni içeriklerimizden anında haberdar olun.