1. Anasayfa
  2. Edebiyat

EDEBİYAT KÖŞESİ

EDEBİYAT KÖŞESİ

SEN GİTTİKTEN SONRA

Sen gittikten sonra, artık açmıyor çiçekler

Güneş doğup gözlerim alırdı ya

Gölgemi bile görmüyorum artık

Geceleri el feneri almadan çıkardım ya sokaklara

Mehtabı öyle görmüyorum artık.

 

Sanki gölgelerim bile kaçıyor benden.

Bahçemdeki çiçekler, ya onlar?

Eğmişler başlarını,

Artık güneşe karşı koymuyorlar.

 

Ya bizim mahallenin köpeği.

Hiç ayrılmazdı kapımdan

Onu görmüyorum artık gelmiyor mahalleme

Sanki bir derdi var

Marur bakışları anlatıyor her şeyi.

 

Yağmur mesela eskisi gibi yağmıyor.

Sanki bir hüzün silsilesi gibi

Büsbütün çöküyor üzerime

Havalar bile yüzünü göstermiyor.

Onlar bile bana sırt çevirmiş.

 

Tarlama umut ekmiyorum artık

Onları sulamaya yetecek

Suyum, umudum, sevgim yok…

Tükenmişliklerin en zirvesindeyim.

 

Kısacası sen gittin gideli ben ben değilim.

Gözlerim hep bir yağmur gölü.

Dudaklarım bir çift sözüne muhtaç

Gözlerim uzaklardan hasretine bakar

 

Kuşlar bile uzaklara uçmuyorlar.

 Senden haber getirmiyorlar.

Kokunu kanatlarının arasına sindirmiyorlar.

Sanırım onlarında bir kanadı yaralı bırakılmış.

 

Biliyor musun ey yar!

Ucunda durduğum yâr’ın bu kadar

Tehlikeli olduğunu bilmezdim.

Beni oradan düşerken tutmayacağını

Bilmezdim…

 

Sana tuttuğum o beyaz defterin

Bu kadar çabuk kirleneceğini bilemezdim.

Sen, gittikten sonra benim benden

Gideceğimi bilemezdim.

Tuğçe ÜNVEREN

 

SENİ DÜŞÜNÜRKEN

Seni düşünürken; ürkek bir Ceylan’ın

Dereye su içmek için inişi gelir aklıma.

Her an bir korku içerisindedir kalbi

Bir o kadar da narin ve alımı

 

Seni düşünürken; oltaya takılmış bir balık,

Gelir aklıma.

Bir yanı yaralıdır, kanar.

Diğer yanı kurtulmak için çırpınır.

 

Seni düşünürken; bir kelebek gelir aklıma.

Ömrü bir gündür.

Ve o bir gün çok mutludur…

Öleceğini bile bile sonsuzluğa uçar.

 

Seni düşünürken; içimde bir güneş doğar.

Üşümüş kalbim, nasır tutmuş ellerim uyanır uykudan

Seni düşünürken; bahar gelir, çiçekler açar.

Arılar bal peşinde koşar.

 

Seni düşünürken; bir kuş cıvıltısı

Hengamesinin içinde buluveririm kendimi.

Seni düşünürken; en güzel baharı yaşar içim.

Seni düşünürken;

en güzel kalp çarpıntısına eşlik eder kalbim.

Tuğçe ÜNVEREN

04.17’YE TAKILI

Bazen çok özler insan…

O güzel insanları,

Güzel anıları,

Geçtiği o her sokağı,

Evini, odasını…

Sokağına ilk adım attığında

   koşturan çocukları,

Pencereden dışarıyı izleyen teyzeyi,

Bankta oturan amcayı,

Günaydın, iyi akşamlar demeyi,

Selamlaşıp, gülümsemeyi…

Koca şehri, sokaklarını,

Kaldırımı, sokak lambasını,

Kendisi küçük ama yüreğindeki yeri büyük olan mahallesini…

Daha nicesini çok özler insan.

Eğer gitmek zorunda kalıyorsa

Geride kimsesi, hiçbir şeyi kalmamışsa

Acı çeker insan.

İçi yana yana gider bazen

Arkasına bile bakmadan.

Kaçar, kaçtığını zanneder acılardan.

Elinden gelen hiçbir şey yoktur.

Geride kalan ise,

Sadece akılda kalan anılar ve

birkaç fotoğraf…

Bilmiyor ki onunla gidiyor acılar,

Geriye döndüğünde her şey kaldığı yerden devam ediyor

Ama eskisi gibi değildi artık hiçbir şey.

Her şey yerle bir olmuştu.

Ailesi, çocukluğu, sevdikleri…

Hiçbiri yoktu artık hayatta,

Yapayalnız kalmıştı.

Gidene mi zordu geride kalana mı?

Geriye kalan hüzünler, acılar

Nasıl başa çıkarım soruları…

Bu apansız sorularla afallarsın

kendi içinde.

Her şey anlamsızlaşır.

Kimi zaman ağlarsın,

Kimi zaman düşersin,

Kimi zaman bitti zannedersin.

Ama yine de bitmez.

Bu senin sınavındır.

Onca şeye rağmen hayat devam eder.

Hayat kaldığı yerden devam eder eder de,

Artık senin için hayat durmuştur.

04.17’de takılı kalır

Tıpkı duvardaki bozuk saat gibi.

Kalbin enkaz altında.

Bedenin yaşıyor,

Ama ruhun çoktan göçüp gitmiş bu diyardan…

Fatma TECİRLİ

 

RUH

Durdum ve dinledim

ayın raylara vuran ışığını

sessizlik bilmem kaç yılı devirdiğim

eş herkes gider mi?”

durup dinlediğim şehir

soluğumu kesen farklı memlekete

parmak uçlarımda iğne yaraları

yükselen nabız

iç çeken küçük bir çocuk

vedalar ne kadar ağırsa

o kadar büyülü meşk

durdum ve dinledim Cem Adrian

rüzgar güllerinden dağ başlarında

şehirler ufalanıyor pervazlarımda

Ay tüm ihtişamında veda ediyor yazlığa

sırada hangi sözler değiriyor gözlerime

sahte bir veda

dağlar kesmiş geceden ışığımı

hangi gülüş satırlar..

üç noktalardan daha büyük kavuşmalar

sarılmalar parmaklarım

lavanta kokulu kağıtlarım

mayhoş ruhumun kokusu

merhaba yalnızlığımın eşi

sessizliğimin yoldaşı

ve durdum bir kez daha

Ay vurmuş tüm ışıklarını raylara

parlak ruhum

kararmış giysilerimin

aklaşmış lekeleri…

Yağmur Sude GÜLER

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 1
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni içeriklerimizden anında haberdar olun.