1. Anasayfa
  2. Selçuklu'da Yaşam

İPLİKÇİ CAMİİ

İPLİKÇİ CAMİİ

Alâeddin tepesinin doğusundaki Kürkçü mahallesinde yer alan ve Ebülfazl Mescidi adıyla da bilinen İplikçi Camii’nin ilk inşa tarihi XIII. yüzyıl başlarına kadar inmektedir.

İlk kurucusundan dolayı Ebulfazl adıyla anılan camii, daha sonra ihyası sebebiyle Ahmet Bey Camii adıyla anılır. Eskiden bitişiğinde yer alan Altunaba (Altınapa) Medresesi’nin 598 tarihli vakfiyesinde belirtilen iplikçi Necibüddin Ayaz’ın, medresenin bakımını üstlenmesi ve yakınında da İplikçiler Çarşısı’nın bulunmasından dolayı her iki yapı da önce İplikçiler, ardından da İplikçi adıyla meşhur olur.

Cami İplikçi ismini aldıktan sonra XIII. yüzyılının ortalarından itibaren önemli bir dini merkez olarak hizmet verir. Esasen bugünkü mihrabın altında bulunan mozaik çini kaplamalı mihrap, eserin XII. yüzyıl sonları ile XIII. yüzyıl başlarına tarihlenmesinde yeterli bir ipucu sayılmaktadır.

Önemli bir dini merkez olan İplikçi caminin kapısı üzerinde bulunan kitabeye göre yapıyı 733 yılının Recep ayı ortasında Somuncu Mesutzade Hacı Ebubekir genişleterek yeniletir. 834 tarihli vakfiyede ise caminin Turgut oğlu Ebulfazl Ahmet Bey tarafından eski durumuna getirildiği belirtilmektedir. Bir yangın sonucunda harap olan yapının 992 yılından önce tüccardan Hacı Emrullah tarafından tekrar tamir ettirildiği biliniyor.

Tamir ettirilen caminin planı ve bitişiğindeki Altunaba Medresesi’yle olan ilişkisi tartışmalıdır. 1939’daki onarımı sırasında yapılan temizlik calışmalarında bitişiğinde bir başka yapının varlığı ortaya çıkıyor. Cami muhtemelen bugün mevcut olmayan medreseye duvarından bitişikti. Günümüzde cami duvarında kalıntısı görülen kemer izi medreseye ait olabilir; ancak caminin güney cephe duvarı önünde yapılan kazıda eski bir minareye ait temel kalıntılarının bulunmuş olması, söz konusu kemer izinin ilk camiye ait olabileceğini de akla getiriyor. Birçok defa onarılan ve caddenin genişletilmesi için bütünüyle yıktırılması dahi düşünülmüş olan yapı, 1945’te Müzeler Müdürlüğü tarafından yapılan restorasyonla son şeklini alıyor. 1951 yılında Konya Müzesi Klasik Eserler Bölümü olarak hizmete sokulan bina 1960 yılının Şubat ayında tekrar cami olarak açılıyor ve günümüzde hala devamlılığını sağlıyor. Arife SALMAN

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni içeriklerimizden anında haberdar olun.