1. Anasayfa
  2. Genel

SOSYAL MEDYADA ÖRDEK SENDROMU

SOSYAL MEDYADA  ÖRDEK SENDROMU

Sosyal medyanın aldatıcı tarafları sizi mutsuzluğa itebilir. Aslında hiç kimse tam anlamıyla mutlu değil. Bilim insanları bunun adını koydu: Ördek Sendromu. Peki nedir bu Ördek Sendromu?

Sosyal medya kullanıcılığı artan bir ivmeyle popülerleşmekte. İnsan için beğenilme, takdir edilme isteği doğal bir istek olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda sosyal medya, insanların bu isteklerini karşılamalarına önemli bir araç. Asıl sorun, insanlar bu isteklerini karşılarken ne tür paylaşımlarda bulundukları ve ne tür çabalar sergiledikleri oluyor.

Her yaşanmışlığın bir hikâyesi var. Sosyal medya bizlere bu yaşanmışlığımızı istediğimiz gibi resmetme ve sergileme imkânı verdi. Bu sebepten dolayı, ‘İdealize edilen yaşanmışlıklarla gerçek benlik, gerçek yaşanmışlıklarla ideal benlik birbirleriyle uyuşuyor mu?’, ‘Sosyal medyadaki paylaşımlarda ideal benlikle gerçek benlik arasındaki pergel gittikçe açılıyor mu?’ soruları akla geliyor.

Benlik sunumu olarak değerlendirebileceğimiz bu paylaşımların, kişide özgüveni artırdığı ya da tam tersi özgüveni zedeleyici olabileceği yönünde oldukça çalışma mevcut. Bu çalışmalar, takip edilen ve takip eden arasında kurulan sanal iletişimde çift yönlü tehlike sinyalleri çaldığını gösteriyor. Paylaşımlarımızla hepimiz mükemmel olmayı istediğimiz veya başkalarının mükemmel olduğunu zannettiğimiz mükemmel kareler içerisinde kaybolup gidiyoruz. Araştırmacılar kişinin gerçek ve sosyal medyadaki yaşanmışlıkları arasındaki farkı betimleyebilmek için Stanford Üniversitesi’nde yaptığı çalışmalarda bu duruma ‘Ördek Sendromu’ adını verdi.

Ördek Sendromu kavramı, suda yüzen ördekler izlenerek ortaya çıkmıştı. Bu ördeklere dışarıdan bakıldığında çok sakin bir şekilde suda yüzdükleri görünür. Ancak suyun altından baktığınız zaman ördeklerin bacakları hızla çalışıyor. Sakinlik sadece yüzeydeki görüntüdedir. Suyun altında ise çok fazla çaba var. İnsana yansıyan yüzeyinden bakıldığında ise ideal benlik algısıyla gerçek benlik görünümlerinin birbirlerinden farklılaştıkları görülür. Kısaca kişilerin istedikleri duyguları, başarıları zahmetsizce elde etmiş gibi göstermelerine ‘Ördek Sendromu’ denilmektedir.

Psikologlara göre, kimse başarısızlıklarını ve kötü yanlarını başkalarına göstermek istemez. Sosyal medyadaki paylaşımlarda ‘beğeni’ fazla olduğu zaman kendinizi iyi hissetseniz bile kendinizden ve başkalarından kaygı ve depresyon belirtilerinizi gizleyebilirsiniz. Ancak sosyal medyada yapılan bu tür paylaşımlar takipçileri de etkilemektedir. Onların, ‘sadece ben mi kaygı duyuyorum, ben mi başarısızım’ gibi soruları kendilerine sormalarına neden oluyor. Bu durum kişilerin özsaygılarının azalmasına ve depresyona sürüklenmelerine sebebiyet verebiliyor.

Sosyal Medya Gönderilerinde Nasıl Göründüğümüzü Kontrol Ediyoruz

Yaşamda kişisel yetersizlikler olabileceği gibi, başarıya gidilen yolda çabalar da sarf ediliyor. Çaba sarf edilmesine rağmen çevredeki insanların hayatlarına dışarıdan bakıldığında yetersizlikleri gizlenmiş hatta hiç çaba göstermeden başarılı ve mutlu olduklarını görülmelerine ördek sendromu denmesi çok manidardır. İdeal olanla gerçek olan arasındaki en önemli fark kişinin paylaşımındaki görünüşünü kontrol etme imkânına sahip olmasıdır. Instagram’da kullanılan filtreler, photoshop uygulamaları ile kişi, kendi görünüşünü kontrol etme imkânı buluyor. Bu sayede en güzel ve estetik fotoğraflarını sosyal medya aracılığıyla paylaşabiliyor.

Sosyal Medyada Takılan Karşılıklı Maskeler

Sosyal medya kullanan kişilerin görsellerle sadece güzel, başarılı ve mutlu ‘anları’nı paylaşmaları ya da yaşıyorlarmış gibi göstermeleri kendilerini yakından tanıyanlar tarafından eleştirilebiliyor. Ya bu durum kişilerin karşılıklı maskeler takmalarına sebebiyet veriyor. Instagram başta olmak üzere, sosyal ağlarda bireylerin sergiledikleri benlik sunumları idealize edilerek inşa edilirler. İnşa edilen yani idealize benlikle gerçekte var olan gerçek benlik arasında farkı dışarıdan bakan kişi göremiyor ya da görmek istemiyor. Psikologlara göre paylaşım yapan kişiler bunun bilincindedirler.

Beğeni ve Beğenilme Arzusu

Instagram’da paylaşılan görseller; Facebook, Twitter, Foursquare ve Flickr dâhil diğer sosyal ağlarda da eş zamanlı paylaşılabiliyor. Çeşitli uygulamalarla zenginleştirilen paylaşımlar kullanıcılarına altyazı ekleme, hashtag (#) kullanma ve böylece daha fazla dikkat çekme olanağı sağlamaktadır. Bu sayede kullanıcılar yaratmak istedikleri algılarının beğenilmesini arzu ederler. En sonunda kişi kendi paylaşımının tutsağı konumuna düşürmektedir, diyebiliriz. Takipçi sayısını sürekli kontrol etme isteği, kimlerin beğendiği, olumlu olumsuz yorumlara cevap verme isteği kişide psikolojik gelgitler yaşatabiliyor.

İnsanların sosyal ağlarda paylaştıkları hikayelerinde, herkese açtıkları mahrem anlarının sahip olunan gerçek benlikten farklı olduğu söylenebilir. Sanal dünya bize sanal algılar sunarken gerçeklikten kopabileceğimizin de göstergesi olmaktadır. Çoğu zaman gerçek hikâye ile gösterilen hikâye arasındaki fark şizofrenik bir tarza bürünerek kişiyi gerçeklikten koparmaktadır! Sonuç olarak sosyal medya paylaşımları için ‘madalyonun iki yüzü var’ denebilir.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni içeriklerimizden anında haberdar olun.