1. Anasayfa
  2. Çevre ve İklim

SESSİZ KATİL HİPERTANSİYON

SESSİZ KATİL HİPERTANSİYON

Hipertansiyon ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getiren bir hastalıktır. Bu nedenle kontrol altına alınması son derece önemlidir. Sessiz katil dediğimiz hipertansiyona bir de yakından bakalım.

Sistolik kan basıncının (büyük tansiyon) 140, diyastolik kan basıncının (küçük tansiyon) 90 mmHg ve üzerinde bulunması ya da kişinin antihipertansif ilaç kullanıyor olması hipertansiyon olarak tanımlanır. Hipertansiyon kalp ve damar hastalıkları risk faktörleri arasında ilk sıradadır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça yaygındır. Hipertansiyon, inme, koroner kalp hastalığı gibi majör komplikasyon risklerinde artışı beraberinde getiren kan ban basıncı (tansiyon) yüksekliği olarak tanımlanan kronik bir hastalıktır. Hipertansiyon (HT), dünya çapında her dört yetişkinden birini etkiler ve kardiyovasküler hastalıkarla ilişkili ölümlerin yaklaşık %40’ına neden olmaktadır. Hipertansiyon, 60 yaş üzerindeki bireylerin ise üçte birini etkilemektedir .

Anti-HT ilaçlar yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak yüksek maliyeti ülkelere ve kişilere ağır ekonomik yük getirmektedir. İnme, koroner aritmi, görme bozuklukları ve böbrek disfonksiyonu gibi mortalitenin yanı sıra çeşitli kardiyovasküler morbiditeler için başlıca risk faktörlerinden biridir.

Hipertansiyon, ülkelerin çoğunda erişkin nüfusun %30’unu etkilemekle birlikte, Hipertansiyonlu bireylerin %50’den fazlası durumdan habersizdir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde en sık rastlanılan kardiyovasküler hastalık olmakla birlikte Dünyada yaklaşık bir milyar insanı etkilemektedir.

NEDEN OLAN ETMENLER

Genetik yatkınlık, diyabet hastalığına sahip olma, obezite hastalığı, beslenme alışkanlıkları, aşırı tuz tüketmek, alkol ve sigara kullanmaya devam etme, endüstrileşme ve şehirlerde yaşama, hareketsiz yaşam, stres, vitamin eksikliğine sahip olma, böbrek damarlarının dar olması, gebelik, troid bezi hastalıkları, kafa içi basıncın normalden fazla olması, kolesterolün yüksek olması, yetersiz potasyum alımı.

HİPERTANSİYON BELİRTİLERİ NELERDİR?

Sık idrara çıkma, görmede bozukluk, nefes alıp vermede zorlanma, halsizlik, yorgunluk, kulak çınlaması, burun kanamaları, kalp atışında ritim bozukluğu, baş dönmesi ve keskin baş ağrısı.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Risk faktörlerinin saptanması ve korunması, vücut ağırlığının kontrol altında tutulması, kilo kontrolü egzersiz, sigaranın bırakılması, ılımlı miktarlardan fazla alkol alımının önlenmesi, günlük sodyum miktarının altı gram ile sınırlandırılması(tuz alımının sınırlandırılması), potasyum alımının artırılması, stres yönetimi ve beslenme alışkanlıklarının düzeltilmesi korunmada öncelikli olan yaklaşımlardır. Hipertansif hastalarda kafein alımı kısıtlanırken, taze sebze, meyve, lifli gıdalar beslenmeleri önerilir.

Yetişkinlerde hipertansiyon, kalp hastalıkları riski ve inmenin azaltılmasında tuz alımının azaltılması etkilidir. Tuz tüketimi ve kan basıncı arasında doğrudan bir ilişki vardır. Tuz tüketimi azaltıldığında uzun dönemde inme riski ve kardiyovasküler hastalıklar azalmaktadır. Tuz tüketimi günde 10 g’dan 5g’a indirildiğinde inme geçirme hızı %23, kalp-damar hastalıkları riski ise %17 azalmaktadır.

Birçok ülkenin beslenme klavuzunda yer aldığı üzere, az yağlı süt ve süt ürünleri ile sebze ve meyvelerin yüksek oranda tüketildiği diyet programı, hipertansiyondan korunmada etkili bir yol olarak düşünülmektedir. Bir çalışmada yüksek kardiyovasküler hastalık riski olan yaşlı bireylerde, yağsız süt ürünlerinin tüketilmesinin hipertansiyonun önlenmesinde koruyucu etkisinin olduğu saptanmıştır. Hipertensif yaşlılarda kan basıncının kontrolünde sağlıklı besinlerin seçilmesi koruyucu olabilmektedir . Günlük olağan beslenmede potasyum ve magnezyumdan zengin besinlerin tüketilmesi, hipertansiyonun ilaç tedavisi maliyeti ve yoğunluğunu azaltabilecektir. Ayrıca beyaz ekmek tüketenlerde hipertansiyonun daha fazla, tam buğday ekmeği tüketenlerde ise daha düşük olduğu saptanmıştır.

Hipertansiyon, erken doğumun da nedenleri arasındadır. Fazla kilo ve obeziteye bağlı gelişen gestasyonel hipertansiyon ve preeklampsi, erken doğum için risk faktörü olarak kabul edilmekte ve bu durumun erken doğum riskini 1,3 kat artırdığı da bilinmektedir. Maternal hipertansiyon anne karnındaki fetüsü de strese sokar. Uyku ile ilişkili olduğu da gösterilen ve uykuya dalmadan ziyade uykuyu sürdürme güçlüğü olanların hipertansiyon gelişme riskinin yüksek olduğu çalışmalarla belirtilmiştir.

Düzenli yapılan fiziksel egzersizin, hipertansiyon ve gestasyonel diyabet gibi hareketsizlik ile ilgili durumların tedavisi ve önlenmesi için haftanın çoğu günlerinde en az maksimum 30 dakika egzersizin yapılmasının fetal ve maternal avantajları olduğunu bildirmişlerdir. Obezite hipertansiyon yönünden majör risk faktörleri olarak kabul edilir. Obez kişiler de hipertansiyondan önemli ölçüde etkilenmektedir.

Hipertansiyon varlığını saptamak için evde ölçüm yapılması önerilir bir yöntemdir. Evde kan basıncı ölçümlerinde anoreid aletlerin kullanılması elektronik aletlere göre daha güvenilirdir. Bu aletleri kullanamayan yaşlı ve işitme sorunu olan kişilere elektronik aletler önerilir. Belirli aralıklarla elektronik aletlerin kalibre edilmeleri gerekir. Evde bu imkanları bulamayan kişiler de sağlık kuruluşlarında kan basıncı ölçümlerini yaptırabilirler. 

Eminenur BULUT

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni içeriklerimizden anında haberdar olun.